Ayh, oyf...Sıcaktan mıdır bilinmez...Yoksa sabah sıfırdörtkırkiki'ye kadar camımın altında siyaset meydanı çeviren o sokak köpeklerinden midir bu hallerim.
İçim sıkılıyor, olabildiğince "Meeeh..."hallerdeyim anlayacağınız.
Blog alemlerinde olan biteni koyayım, Garanti'nin şu enbiey çelınc viralini paylaşayım dedim, dark nayt'ın yeni cokır'lı afişini koyayım dedim, terminatör bey'in yeni bölümü salvation'un bloğu açılmış, ilk görsel illüstrasyonları çıkmış, nedense Christian Bale John Connor oynayacakmış onu tartışayım kendim kendime dedim, dün akşamdan bu yana tadı damağımda sallanan son indiyana cons'dan dem vurayım dedim ama ı ıh...Mesela epeydir aklımda "iyi fikir neden siyah oldu? ahanda bu sebepten" diye bir başlık taşıyan güzel bir yazı yazmak vardı. Siyahın nasıl da görselleri, renkleri ön plana çıkarttığından ve bloğa daha tumturaklı bir hava verdiğinden dem vurup "İçim sıkılıyor ulen iş güç mevzularına, boyayım bu sebepten bılogu siyaha" final cünlesiyle sonlanan çok afilli bir yazı yazacaktım. (Afilli dedim de, Emre Aydın nooldu yahu?)
Eski tip evdeki oda kapılarınızda cam varsa, hatta bunlar üç ayrı parça ise sen sen ol sakın ortadakini kırma okuyucu. Zira o camlar kapılara üstten takılıyormuş ama eski ahşap olduğu için cama resmen kaynıyormuş ve 75x58 boyutunda iki camın takıması 40 YTL tutar iken değiştirme süreci camcı ustayla senin kapıya boş ve uzuuun sessiz bakışlar atmana sebep oluyormuş. Ben bugün bunu gördüm sevgili okuyucu. Anlayabileceğin gibi evimde oda camım kırıldı. Nasıl kırıldı dersen, sen çok haşin bir erkek olduğum sonucuna varabilirsin, ses etmem, bizim evin "cereyan" potansiyelinden asla bahsetmem. Haşinim evet...Cereyan...Yahu çok eğlenceli bir kelime değil mi bu? Seviyorum eski kelimeleri, yada eski kokan kelimeleri. Haberlere "acans" demeye de bayılırım bak. Ama ayçekirdeğini kaptırmış yerken içinden çıkan o acı çekirdek tanesinden tiskinirim, onu belirteyim. Bu arada, yazının başlığı olan "Meh" ile ilgili çok acayip bir anım vardır, hemen paylaşayım. Sittin senedir (aha bak gene eskimsi laf ettim) ben bu meh'i kullanırım. Tüm eşim dostum bilir, böyle meeeeh dedim mi tamam herkes anlar. Geçenlerde kardeş kişisi tarafından bir öğrendim ki bu meh kelimesi gavurlar tarafından da kullanılıyor üstelik tam olarak aynı sebepten...Anlayacağın içime gavur kaçmış, gavurcist olmuşum okuyucu.
Bak dün gece aklıma geldi garaj istanbul ile ilgili bir ara haber yapacam buraya...Pek güzel şeyler getiriyorlar, tepesindeki adam da yıllanmış arkadaşımız neden yapmayayım değil mi ya?
Ha bir de, çok acayip yeni bir bılog fikrim var, onu da yakında hayata geçirebilirim, ama önce bir miktar çalışmam lazım üstümde. Sen de sever misin böyle aklına geldiği gibi yazmayı? Bak senli benli konuştum hanımın bıloguna benzedim..."Sen de bak, ben buradayım felan..." Çok pis kıskanırım...Ya o değil de, Antalya'ya taşınalım dedim evlenince, ki şunun şurasında 4 ay bişi kaldı gibi, ama hanım yan çiziyor ve o kadar kuvvetli çiziyor ki sanırım beni de yörüngesine alıp çekecek. Anlamadığım hangi arkadaşıma dediysem önce "En güzeli" dediler, sonra "Bi dakka nasıl yani ciddi mi gideceksiniz, b*k yeme otur şurada" şeklinde tuhaf sevgisel serzenişlerde bulundular. Ben de bunlara dost diyorum. Halbuki gerçek dostlar düğünde müzikal yaparlar. Seyretmişinizdir bu ara her yerde var o video. (Burada yazar "her yerde var ama ben de yok, ben farklıyım" imajı yaratmaya çalışarak "Assiktir ne güzel şeymiş ulen tüh herkes koymuş benden önce" serzenişlerini örtüyor..Bakınız yukarıda yazmış ama çok pis kıskanır...)
Akşam olsa da eve gitsek değil mi okuyucu?
Deylimoğşın'da Hulk'un filmden görüntüleri var, 3 adet video, pek bir gaza getirici...İstersen bir bak, ben sabah sabah baktım hani belki ayıltır diye, ancak sadece seyredip "vay..." dedim ki özel gösterimde şu tepkiyi göstersem, edvırd bey'de yanımda olsa hakkaten iki araba kapısıyla döver beni yada(ben yada'yı böyle yazmayı seviyorum, ayırmam) oracıkta gözyaşları mısır pörtleği kutusuna damlar. Hakkaten artık böyle bir durum var. Mısır pörtleği aldığınızda kutuyla veriyorlar, o eski gerilim naylon poşetler kalmadı. Mısırın sesini bastıran harş hurş sesleri ile eziyet olurdu sinema eziyet. Hoş artık o haşırtıyı bile bastırabilecek seyircilerimiz var nazar değmesin. Bılekberiler asla kapanmıyor, cepler sinema karanlığında zonk diye beyaz ışıkları ile tavşan etkisi yaratıyor bünyede. A be canımın içi sen daha önce nasıl yaşıyordun. Matriks bu kadar mı gerçek olur...Herkes "pılagd in", yani bağlı sanal alemlere...Alemlerin sanalıyım insanlığın yalanıyım....
Son olarak da iki konuya değinmeden geçemeyeceğim bir tanesi yeni türk milli takımı reklam kampanyası ve klibi...Reklam kampanyası hakkında, memleket olarak duygusalız ya, illa böyle tavuk suyuna reklam yapacağız. Dünya'da bir tane daha yoktur böyle duygu sağanapı yapılar. Yanlış anlama olmasın buradan çıkan işe yada prodüksiyona yada acansa çamur atmak gibi bir niyetim yok sadece böyle "gaza dayalı" duygu sağanağı reklamlar yerine gerçekten biraz daha güçlü, yaratıcı, keyifli işler neden çıkmıyor...Hep bir vatan millet sakarya ve bu durumda hep dokunaklı cümleler, duygu teli melodilerle...Klip ise çok daha acı. Neden acı, şöyle acı; övüne övüne söylediğimzi "Vay ne güzel" dediğimiz klibin şarkısı uyarlama...Hani yeni tabirle "çakma"...Al El Dorado'yu ver Fatih Terimi...Yazamadık mı bir tane Türkçe bişi. LegoStar Tarkan bey yapmıştı ne güzel, aradık bulduk izini milli takımın o dönem. Kızdım böyle uyarlama durumunda.
Diğer bir konu da sigara meselesi...Çok fena pislik çıkacak o konuda ama dur bakalım...Yani ciddi kavgalar, hatta yaralamalar adam vurmalar falan bekliyorum...Bakın şu Temmuz 2009 bir geçsin, gece hayatı nasıl bambaşka bir hal alacak. Demokratiktik hani? Sigara içenin kendisine yoksa bile etrafa saygı duymalı di mi...Ha herşeyimiz tamam yani...Egsoz emüsyon hacimlerimiz, bacalarımızdan çıkanlar, etraftaki atık çöpler, her şey tamam, bir sigara mahvediyor her yeri...Ve bu da çağdaşlaşmak öyle mi? Tamam demiyorum ki "Herkes içsin bu b*ku", ama içene de sen kadar kısıtlama getirmemelisin. "Bakın Amerika'da nasıl oldu ama" di mi...Sen Amerika'da gezdirmeye çıkarttığın köpeğin bırak gitsin pislesin bir yere de o pisliği alma bak neler oluyor, değil ki sigara...Mantık topyekün bir mantıktır yahu...Şimdi mevsim yaz, kimse farkında değil. Bunun kışı var...Hoş yasayı onaylanay komisyon başı Sayın Erdöl diyor ki, "Biz zaten kışın çıkartacaktık, ama soğuk olur diye yaz aylarına sarkıttık ki insanlar alışsın." Ha yani kimse üşümesin diye bir 5 ay daha zehirledik mi şimdi etrafı...Çok komik durumlar bunlar.
Siz dev bir makineden ufak bir çark çıkartsanız aksar, değil ki böylesine bir çarkı dürtüyorsunuz...Ciddi uyarlamalara gidilmezse başka hiç bir şey değil, sigara ekonominin köküne kibrit suyu dökecek...Gece hayatı bitecek, restoran ve kafelerin ekstra gelirleri (dur şurada soluklanalım bir sigara içelim, garsın bize iki kahve, tatlı da yiyelim mi, bir de çiğz keyk) yalan olacak. Herşeyden geçtim, Eylül ayı, ramazan, iftarı görmek istiyorum ne olacak. Empati yoksunu memleketimden yasal manzaralar...
Sonuç olarak, içki satışı kadehle yasaklandı, Sultanahmet'de türk iseniz içki içemiyebiliyorsunuz, yutup gibi başlı başına bir mecra olan bir internet devi "mahkeme kararıyla" kapatılabiliyor, sigara yasak...Tamam...Alternatifleri nedir peki?...Yok...Nefis.
Kusasım varmış okuyucu, seni de şeettim kusur bakmayasın. İşte bir de meh olunca böyle rastgele gidiyor. Böyle yazarak karizmayı da çizdik mi o da bilinmez ama, bir kusur varsa affola, şenola fener şenola...
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
5 yorum:
Duygularıma tercüman olduğun için teşekkürler üstad. Lakin benim de bir şey ekleyesim edesim süzesim süzdüresim sevesim yok şu sıralar. Yinede çatın altında bir şeyler yapmaya çalışıyoruz hakkıylan. Seniseviyoruz seni sevenleride seviyoruz. Bu arada milli takım ülker reklamı hakkında katılıyorum ve advertlovera da yorumumu yapmıştım diyerek kapatıyorum. kilik.
Agziniza saglik biraz doldum ama, olsun, sus sus nereye kadar !!! Keske bi kitap yazsanizda okusak... Buda iyi bir fikir olabilir...
Aman da kusmuş iyifikirim. Ama blogumun nacizane tek ve iyi yönünü, senli benli konuşmaları kendi bünyene geçirmekle olmuyor olcayto bey, ben de seni kıskanırsam ne olur mesela, Çatır çatır çalarım bütün yazıları, aynen kopi peyst de yaparım. ne olur?hiçbişey olmaz. Başta ben dahil olmak üzere, herkes yine burayı takip eder.. O zaman ne yapalım, kıskanmayalım. Ne diyor Cem Yılmaz; halallaaaaa, kardeşliiik,el eleee,berabeeeer sevgiyleeee:)
Hazır yorum kutusu açıkken ben de lafımı söyleyeyim, Ülker reklamı evet Grey'e aittir ve ben de en azından bir çalışanı olarak fikrimi söylemek isterim. Bizler, ki genel oranı algılayalım lütfen, futbolu yüreğimizden yaşayan ve bir takımı tutmayı hobinin dışına çoktan çıkartmış bir toplumuz. Keza içimizdeki milliyetçilikte aynı doğrultuda, aynı tutkuyla hissediliyor. Erövizyonda gözleri dolan, maçlarda el ele tutuşup dua eden, sokaklarda sevinç naraları atan, bir gol için ekrana güzel dileklerle yapışan teyzeler,amcalar,abileriz. Nasıldın UEFA Galatasaray kupasında, neler söyledin maç oynanırken, sevinçten ağlamadın mı maç bitiminde, kupayı göğüslerken takım..Evet çok yapıldı bu tarz reklamlar, evet görmeye alıştık çünkü biz böyleyiz..o reklam ne diyorsa, nasıl bir tutkuyla haykırıyorsa, biz de öyle yaşıyoruz takıma olar desteğimizi..İnsana insanı gösterdiğinde her zaman tutar..birileri sevse de sevmese de , başka bir yerde birilerine tercümen olmuştur mutlaka..O kadar da kötü değil bence açıkçası..
1.Anlatamadığım şu...Bunlar güzel olmuyor demiyorum, ama artık tüketici doydu...Yapılıyor, emek harcanıyor, unutulup gidiyor...Filenin sultanları, 12 dev adam, potanın perileri...Günümüzde artık bir şeyin 6 kere tekrar edilmesi gerektiğinden dem vuruyoruz tüketicide farkındalık yaratılsın diye, bu tip reklamlar artık bir öncekinin farklı müzikli hali gibi duruyor.
Jonhy Wlker reklamlarını düşün...O kaçırılan penaltı üstüne yapılan, keep walking işlerini...Gaz, güven, milliyetçilik...Herşey var...Ve en önemlisi farkındalık var. Ben bunun peşindeyim.
2. "İnsana insanı gösterdiğinde her zaman tutar."...ben bu lafı bir yerden biliyor muyum? :)
Tamam, kesinlikle katılıyorum, ama "o kadar da kötü değil, yapmayın" demeye getiriyorum lafı zaten. Çok objektif bakamıyor olabilirim, bir ikincisi sittin sene benim önüme koy böyle reklamları ben yine içimden "yanınızdayız hakkaten!" diyorum, bunun deneceğinden emin zaten reklamın içindeki coşku. Ve fakat tabi ki yenilik, tabi ki farklı yollardan reklam istiyoruz, öyle olmasa bloglarımız her telden yeni ve iyi fikirlerle dolu olmazdı ..Teşekkürler yorumun ve açıklaman için..
Müstakbel eşimle büyüyor içimdeki reklamcı..Ondan transfer bir cümle olabilir iyifikir bey .. ;)
Yorum Gönder