Cuma, Haziran 20, 2008

Cuma Postası

Bu hafta Cuma postası sanal dünya hakkında değil, gerçek dünya hakkında efenim.
Biliyorsunuz teeee geçen haftadan beri bir sessizlik var iyifikir!de, bunun sebebini açıklamak ister, geçen haftanın kısa bir özetini geçer, küçüklerin gözlerinden büyüklerin ellerinden öperim.
- Geçtiğimiz Cuma akşamı Kuruçeşme Arena'da Mark Knopfler'ı dünya gözüyle izleme şerefine nail oldum. Money for nothing, walk of life, heavy fuel, private investigations gibi efsaneleri dinleme şansımızın olamaması çok lezzetli bir yemeği doymadan bırakmak gibiydi. Ama kendisi yaklaşık 2 saat 45 dakikalık performansı, sahnedeki olağanüstü rahatlığı, gitarları, orkestrası ve esprileri ile (Bateristi tanıtıyorken -Eski Dire Straits günlerinde perküsyon grubunda olan ve hep bir gün tek başına bateri çalmanın hayalini kuran adamı hatırlıyor musunuz- demesi gibi) bir kere daha sanatçılar arasındaki farkı ve eski toprak deyiminin ne olduğunu gösterdi. Konserle ilgili fotoğraf ve kısa videolar en kısa sürede burada olacak, onu da belirteyim.

- Geçtiğimiz Cuma akşamı babam geldi, bir gün önce de müstakbel kayınbaba gelmişti, haftasonu buluşmak ve nikah hazırlıkları hakkında bazı şeyleri netleştirmek üzere toplaşıldı.

- Geçtiğimiz Cuma işyerindeki son günümdü. Pazartesi itibariyle yeni işime başladım.

- Nikah hazırlıkları şirinlikleri ve heyecanından çok neyi nasıl yapacaz gerilimleri ile devam ediyor. Biz iki deli illa evlenecez diye tutturduğumuz için herkesde bir koşuşturma hali...

- Incredible Hulk ve Happening filmlerine gittik hanımla, Hulk için söylenebilecek tek şey, bir Hulk fanatiğinin elinden çıktığı her halinden belli bir film. Happening hakkında ise filmin bayından sonun kadar olan gidişatı kendi adıma şöyle sıralayabilirim;
What is the happening?
Whats' happening?
What the fuck is happening?!
Shit happens...

- Türkiye Çek Cumhuriyeti maçının finalinde attığım böğürtü sebebiyle 2 gün boğazlarım ağrıdı.

- MediaMarkt'ın öyle abartıldığı kadar ucuz bir yer olmadğı kanım güçlendi. Ikea ise bir pazarlama cenneti. Koçtaş makul, Masko hiç de çok cazip değil, ha Tepe Home'la falan kıyaslanırsa ucuz evet...Görebileceğiniz gibi ilgi alanım tamamen ev dekorasyonuna dönmüş durumda. C sehpa mı, yavrulu orta mı yoksa zigon mu alsak karar veremedik...Yaaa, yaa....

- Kardeş kişisi de iş değiştirerekten benim yanımda, aynı çatı altında yeni bir oluşumda yer alacak gibi. Ağustos'da da ayrı eve çıkma planı içinde. Tam oh kurtuldum diyecekken burnumun dibine geliyor...Töööbe tööbe.

- Evlilik hazırlıkları malumdur, tanıdık kokteyl salonu, mobilyacı, bilhassa nakliyeci, kıl yün tanıdığı işi eşi dostu olan okuyucular varsa burada, hepsine selam ederim.

- Benim tanıdığım yok ama ev hediyesi yaparım diyenlere de ayrıca sıkı sarılırım. :)

Yeni iş, yeni yol, yeni hayat...

Sertab halt etmiş yanımda.

Perşembe, Haziran 12, 2008

BMW Gina




Kelimeler kifayetsiz... Detaylı bilgi burada.
Words are speechless...Click for more.

via

Salı, Haziran 10, 2008

20. Kristal Elma Adayları


26 Haziran Perşembe günü Santralistanbul'da gerçekleşecek olan 20. Kristal Elma'ya katılan aday işleri İyi Fikir ve Elma+Alt+Shift olarak başka bir blogda yayınlamaya başladık. Şu ana kadar TBWA/Istanbul, Pars McCann Erickson, Grey, Elektrik İstanbul, Atlantis, Fikir merkezi gibi pek çok ajans işleriyle bloga katkıda bulundu. Bu iki blogu okuyan tüm yaratıcılardan ricamız, işlerini alttaki adrese künyeleriyle birlikte yollamaları. Böylelikle kendi çapımızda, herkesin görebileceği bir arşiv oluşturabiliriz.
kristalelmaadaylari|@| gmail |.| com

iPhone 3G



Huzurlarınızda yeni iPhone...
Please welcome, the new iPhone...

Al sana benden aduket



Son yıllarda gördüğüm en başarılı, en dile dolanan şarkı!
(Çok güzel hareketler bunlar ile ilgili daha fazla video, haber ve bilgiyi buradan takip edebilisiniz.)

Pazartesi, Haziran 09, 2008

Kristal Adem'lere ve Havva'lara açık mektup

Efenim merhabalar, bir "Durduk yere iyi fikir! duyuruları"nda daha beraberiz.
Oylamama sebebiyle bu seneki, 20. Kristal Elma adaylarını gördük, pek güzeller, ellere sağlık.
Diyeceğim şu ki, siz de tıpkı aşağıda İstikbal yataklarında olduğu gibi "ingilizceye çevrilmemiş" en has haliyle işinizi paylaşmak isterseniz, künyesiyle beraber, paylaşmaktan keyif duyarım, olmadı buna has kısa süreliğine blog bile açarız, nedir yani :)

Bir deli bir kuyuya bir taş atmış, bakalım kuyu bu taşı nasıl karşılamış...

İstikbal Yatakları / İstikbal Beds


"Fire Exit" With flaret technology, İstikbal bed avoid fire possiblities.

Atlantis İletişim, İstanbul
SY/AD: Melike Açılmış
RY/C: Öncü Özsu

Teşekkürler Öncü.

Cuma, Haziran 06, 2008

Cuma Postası

Advertlover Wall-E'nin nefis bir fragmanını bulmuş çıkartmış,"ta taa" diyerek sunmuş, biz hayran hayran izlerken konuşma balonu "speaker"ların sesini açıp Erwin Olaf'ın sesini duyurmuş.

Arabadelisi resmen bana çalışmış, hem arabalara(otomobil değil araba) hem de filmlere merakı olanlar için nefis bir liste hazırlamış.

Stopmotion ekolayzır olur mu diye merak etmiş Marcelo Costa, yememiş içmemiş oturmuş yapmış.

PB&J Kavanoz'u insanlığın en önemli sorunlarından birine çözüm getirmiş. Dipte kalan marmelat, fındık ezmesi, şokellayı dipte kalmaktan, bizi de bıçakla sonda yapmaktan kurtarmış.

YSEI, genç girişimcilerin sosyal ağlarını kullanarak işlerini geliştirmeleri üzerine yeni formüller geliştirmiş.

Dijital Grafitide yakın gelecek diye bir şey olacaksa, böyle olmalı diye fikir yürütmüş Tuğrul. Baktım, haklıymış.

Saç yıkama projesi (Hairwash project) adıyla yeni bir furya daha başlamış. Web 3.0, 4.0 kaptırıp gidiyormuş. İletişim, ve CGM artık ne yapacağını şaşırmış.

20. Yılında Kristal Elma//Türk Toplumuna Reklamlardan Bakmak adıyla 18-27 Haziran'da Santral İstanbul Enerji müzesinde sergi varmış, detaylı bilgi buradaymış.

Kuzen Lari yeni bir kamera teknolojisini gösterdi bana, aklımı aldı. Videosu aşağıdaymış, bilgileri de buradaymış. Hem bilgili hem zeki hem de yakışıklı kuzenime direkt teşekkür etmek isteyenler için ise kendisinin feysbuk sayfası şuradaymış.


Perşembe, Haziran 05, 2008

Garanti Türko, Ülker, TTNET Analar ve Coca Cola üstüne

Üyesi olduğum bir mail grubunda bu kouda fikirler sorulmuştu, oraya yazdığım yazıyı burada da paylaşmak isterim ve yorumfobik değilseniz sizin de düşüncelerinizi almak isterim.


Garanti Türko: İsmi haricinde tüm calismalar arasinda en begendigim oldu. Saf "güc" üstüne giden, görselligi ile reklamlar arasinda siyrilan ve her ne kadar aksi savunulsa da gaz verebilen bir is. "Türko" ismine isinamadim. Türk O gibi bir noktadan mi cikti yoksa global anlamda böyle bir "el turco" lakabından mı yola cikildi bilinmez. İsmi öneren arkadasa (Ekrem Karpat saniyorum ki) Modelleme acisindan cesitli elestiriler aldi, ben de biraz karanlik oldugunu düsünüyorum produksiyon olarak, ama dedigim gibi, farkliligi ve hedef kitlesi olarak (futbol fanatikleri>agirlikli yuzde gencler>bilgisayar oyunu delileri>12) alametifarika'nin hedefi vurdugunu düsünüyorum.


Ülker: Gaz vermek anlaminda, produksiyon, metin konusunda aralarindaki en iyi is. Ancak ben sevmedim. Daha dogrusu, dogu bulmadim. Papaza her gun pilav yedirmek gibi geldi. Surekli olarak, her milli turnuvada ayni sey, haydi cocuklar, kalbimiz sizinle, kosun kim tutar sizi. Hepsi guzeldi evet, ama artik algi karisiyor bence. Ulker'in isi olarak algilanamiyor -ki Ulker sene basindan beri pek cok mecradan bu sponsorlugu duyurdu, taksim topunu hatirlayalim- ve bu algi karismasi da bence markanin milyonlarinin tamamini degil de buyuk bir kismini bosa cikariyor. Ha burada, reklamin briefini bilemedigimiz icin bu yola gitmek karari Ulker'den mi cikti yoksa Grey'den mi bilemiyorum, yani kimse hakkinda da ahkam kesemem. Sadece nacizane görüsüm, bu ve benzeri pek cok isin benzerlikler sebebiyle boguldugu. Bir de kisisel milliyetci bir alinganlik, Drinking Song yerine tamamen takima, turnuvaya özel bir müzik yazilmasini tercih ederdim, zamaninda Tarkan'la yapilanı hatirlayin, dönüsü muhtesem olmustu. Böyle yaninizdayiz sizinleyiz cocuklar diyen bir ise bu müzigi kullanmak, "Sarki da yapacaktik ama ellerimiz dolu, olana söz yaziverdik" gibi geliyor. Ha nefis uyarlama olmamis mi, olmus. Ama dedim ya, milliyetci alinganligi bendeki...

Coca-Cola: Sanıyorum McCann "Coke side of life" konseptini devam ettirmek adina, cok deli deli mesaj kaygisi olmayan, Coca Cola ile futbolun ve milli maclarin harmanlandigi bir reklam cekmis. Ben inatla Turk milli takimi ve Coca Cola arasindaki "kırmızı-beyaz" ortakligindan cok cok daha yaratici ve zipkin isler cikacagini dusunuyorum ancak, bilemiyorum ajans mi cikartmadi yoksa musteri mi orali olmadi. Ugur Cakir'in musterilerden donen fikirlerinden bir iki ornek bildigim icin, burada top, daha dogrusu sise musteride sanirim. Ama Ulker reklami karsisinda -ayni olmayan ama benzer tatta olduklari icin- sansinin olmadigini dusunuyorum.


TTNET: Ali Taran bastan beri hep diyaloglarin agir bastigi reklamlari, bir sekilde unlu yada (biliyorum da ayrı yaziliyor ancak ben boyle yazmayi daha çok seviyorum) bizden insanlari kullanmayi seviyor, ki o bizden insanlar da bu reklamlarin sonucunda unlu oluveriyorlar...Ana Sponsor isi bende farkli bir sey yapalim derken hedeften uzaklasilmis gibi bir hissiyat verdi. Yani, diger islerden cok farkli bir yerde evet, ama hedef kitle ile arasindaki mesafe ne kadar dogru tartisilir. Ha, müsteri "Maksat imaj ilani olsun, herkes ana sponsorun biz oldugumuzu bilsin" dediyse, daha net bir uygulama olamazdi, ana sponsora analar...Bana biraz necefli masrapa gösterip altina da necefli masrapa yazmak gibi geldi...Reklam bir iki kere seyrediliyor, daha sonra bu 5 çayi ambiansi direk geçiliyor. Üstelik annem tarafindan bile. Fakat dedigim gibi, amaç "ana sponsor"u belirtmek ise, evet isini görüyor. Bir iki kere bile seyrettirse, merakla seyrettiriyor, neyn reklami oldugu akilda kaliyor, mesajini veriyor. Farklı bir yerden yaklastigi icin de ben takdir ediyorum ama farkli olalim derken biraz alakasiz kaliyor gibi hissettim.

Benim sıralamam, özetle Garanti>TTNET>Ülker>CocaCola seklinde.

Umarim Mediacat yada Marketing Turkiye gibi dergiler bunun icin özel bir sayi yaparlar, ya da özel bi dosya, yaratici brief neydi, biz ne düsündük gibi anlatilir, biz de daha rahat yorumlayabilriz. Zira biliyoruz ki ajanslarimiz ne kendi sitelerinde ne de bloglar araciligi ile böyle "self-promo" isleri yapmaya gerek yada zaman ayiramiyorlar.

Sevgiler herkese.

Çarşamba, Haziran 04, 2008

Nefis bir vazo / Great flower jar





Alessandro Bêda imzalı vazo...Henüz üretime geçmemiş, ancak geçmesini dört gözle bekliyorum, bayıldım! İyi fikir!

Flower jar design by Alessandro Bêda...Not on production yet, but i'm eagerly waiting, i loved it! Good idea!

TAM Travel


" Büyük hikayeler anlatmak için, seyahat etmeniz gerekir."
(Ve büyük hikayeler, büyük ülkelerde başlar diyerek 8.sayfaya dikkat çekmek isterim :) Evet, milliyetçiyim ne var?)

(Great stories starts at great countries, just like page 08 :) )


ENERGY, São Paulo/Brezilya (Brazil)
Creatives:
YY/CD: Vitor Knijnik
SY/AD: Rodrigo Cabello
RY/C: Lígia Mendes

Washington Lottary



Piyangoya daha naif, daha farklı bir yaklaşım olamazdı herhalde...İnsanda çekilişe katılma hissiyatı uyandırıyor mu, tartışılır, bu sebepten de reklam olarak iyi fikir olup olmadığı tartışılır. Ama düşünce yolu ve prodüksiyon, gerçekten iyi fikir!

There couldn'd be more kind and warm approach to lottary...Is the commercial makes you join the lottary? To tell the truth, i am not so sure about that. But the production and the approach to the subject is, a good idea!

Publicis in the West, Seattle
YY/CD: Dan Fietsam
SY/AD: Scott Rasmussen
RY/C: Jeff Siegel
Y/D: Jerry Brown

Honda Accord - Difficult is worth doing

"Zor yapmaya değer olandır.."

- Tamam...Sırada ne var?
- OK...Whats' next?


Wieden + Kennedy London / İngiltere (United Kingdom)
YY/CD: Tony Davidson, Kim Papworth
Y/D: Johnny Green
Prod.Co.: Knucklehead, London

TAM Havayolları/Airlines


"35.000 feet'de harika filmler. Yeni TAM eğlence sistemi."
(Neden bir ilan 35.000 biri 36.000 anlamadım..Deniz aşırı durumu mu var acaba? / I don't know why one ad has 35.000 feet, the other has 36.000..Maybe some oversea detail.)

Y&R, Brezilya (Brazil)
YY/CD: Tomas Lorente, Cássio Zanatta
SY/AD: Daniel Salles
YR/C: Toni Fernandes
Illustr.: Ricardo Salamanca

via Advertlover

Salı, Haziran 03, 2008

Got Milk?

Aşağıdaki Dark Knight: Got Milk? ilanını koyduktan sonra bu akşam Advertlover hanım ile konuşurken konu bu ilana geldi. "Neden koydun onu bloğa, yeter artık eskimedi mi o kampanya artık?" dedi. Ve bence önemli bir noktaya parmak bastı, ben de buraya yazayım dedim.
Malumunuz Dark Knight geliyor sinemalarımıza. Ve tıpkı benim büyürken sinemada görüp evde ne kadar kırmızı perde, çarşaf, hırka ve benzeri çaputları boynuma bağlayıp kanepeden kanepeye kendimce uzun mesafeleri havada katetmem gibi, eminim ki şimdi de çocuklar benzer yollara başvuracak. Ha nedir, benim zamanımda kanepeden kanepeye atlamak ve bir dosya kağıdına (o zamanlar A4 demezdik) kırmızı ve sarı kalemlerle kocaman yamuk yumuk bir "S" yapmak süpermen olmak demekti. Şimdiki gibi filmi takip eden haftalarda Playstation yada PSP yada X-Box yada PC için oyun versiyonu pırttadanak çıkmazdı. (Yada'ları bitişik yazma konusunda ısrarımı biliyorsunu, tekrar belirtmeme gerek yok sanırım.) Neticede, evet çağ değişti, çocuk alışkanlıkları değişti ama çocuk hala çocuk. Üstelik bize göre daha zeki, daha yüksek algı kapasitesine sahip çocuk. Ve bu sebepten de, bir süperkahramanın böyle bir mesaj vermesi çok kuvvetli bir durum. Bu sebepten tıpkı daha önce burada paylaştığım Heroes örneğindeki gibi, doğru karakterlerle mesajın verilmesini çok takdir ediyorum. Yoksa Naomi Campbell'in sütlü dudakları zencilere karşı zaafı olan erkekler(yada bayanlar) dışında kimsenin dikkatini çekmez, sadece kampanya ses getirir. Sanıyorum got milk?de bunu yaptı. Önce kampanyasını akıllara kazıdı, şimdi de ana hedefine yöneldi. Yani bırakın eskimeyi, belki de kampanya yeni başlıyor...
Keşke filmde Batman'i bu kostümüyle Batpod'a binmeden bir bardak süt içerken de görebilseydik.

İşte bu sebepten, bu kampanya iyi fikir!...

Tonight, at dinner table, my fiancé Miss.Advertlover asked me about the Dark Knight:Got Milk? ad which I posted early today (you can see below). She said, “Why did you put on that ad? Isn’t it a bit old campaign by now?”. And I think that a lot of people will think so, that’s why I decided to write down this post.

As you know, Dark Knight is “coming soon” and just like me, as a kid, when I saw the flying man on the screen first time and made a robe from every “red” thing at home (sheets, pullovers, curtains) and practiced flying from couch to couch, all the kids will become “Batman”. In my time, our chance was limited by red sheets and logos made by red and blue pen on a paper, attached to our shirts. This generation just waits a couple of weeks for the movie-game for PS, PSP, Xbox or PC. Yes, the generations changed, tools changed, but “child” remained “child”…Even more smart, more genious. And this is the very reason that I loved this ad. Just like the Heroes version which I shared in here, this ad also gives the right message to right audience. If you put on the milk moustache to Naomi Campbell, it just attracts men and increases brand awareness. And I think what got milk? campaign was trying to do is this. First, made people realize the milk moustache and remember “got milk?” motto. Then, by now, they targeted the main point. For my opinion, the real campaign just started.

I wish we could see Batman drinking a glass of milk just before hopping on Batpod.

That’s why, I believe that this campaign is a good idea!

Nat2 Sneaker/Slipper





Üstteki resimler ve alttaki video herşeyi anlatıyor. Gerçekten iyi fikir!
Pics above and vid below shows the whole thing. Really a good idea!

Nat2
Uploaded by BloGraphiC

Dark Knight Got Milk?

"Diğerleri mermilerini yeniler, Batman yakıtını.
Araştırmalar gösteriyor ki süt, besleyici içeriği sayesinde atletlerin egzersiz sonrasında hızlı bir şekilde kendilerine gelmelerini sağlıyor. Ve içerdiği protein de kasların gelişimine yardımcı oluyor. Bu yüzden, sıkı çalışın ve yağzıs yada düşük yağ oranına sahip süt için. Çünkü yakıta ihtiyaç duyan tek şey Batmobil değil."

Pazar, Haziran 01, 2008

ElmaAltShift 3 yaşında! / ElmaAltShift celebrates 3th birthday!


ElmaAltShift 3.yaşını kutluyor...Türk reklam ve pazarlama blogları arasında çok özel bir yeri olduğuna inandığım, türkçe olduğu için malesef dünyada değeri tam olarak anlaşılamayan bu nadide bloğumuz an itibariyle 1754 yazısı ile çok kişinin rehberi oldu.
Tebrikler Fırat Yıldız'a, alkışlar ElmaAltShift'e...Elma+Alt+Shift, iyi fikir!

ElmaAltShift celebrates its 3th birthday...Being either a pioneer one of the advertising and marketing bloggers or a guide for our industries newcomers, sent its 1754th post, and keeps sending. Kudos to Fırat Yıldız, cheers to ElmaAltShift...Elma+Alt+Shift, good idea!

Drew Struzan


"Drew Struzan"...Duydunuz mu bu ismi daha önce? Ben hiç duymamıştım. Ve adını bile bilmediğim bir adama hayranlık besliyormuşum. 1947 Portland doğumlu bu üstad. Kendisi otuz yılı aşan tecrübesi ile bir çizer, illüstratör, sanatçı...Eğer sinema ilgi alanınıza giriyorsa, bilin ki siz de tanıyorsunuz. Şimdi odaya girse saygımdan ayağa kalkar akabinde elini öper köşeye kıvrılırım. Sanatıyla ilgili ne bir görsel koyuyorum ne de başka bir şey...Tıklayın, kimden bahsettiğimi siz görün. Saygılar, alkışlar üstad Drew Struzan'a.

"Drew Struzan"...I don't know if you ever heard this name before, shame on me i didn't. And i have been a huge fan of a man whom i even don't know his name! This master was born in Portland, in 1947. Has an experience of a drawer, an illustrator, an artist over 30 years...If you are into movies, you can be sure that you know him too, just don't know his name yet. If he enters this very room in this very moment, i will stand to show my respect and bow in front of him. I won't put any images about his art for this post, if you like to know him, just click. All respects and applauses to master Struzan.