Çarşamba, Ekim 22, 2008

Yurdumdan UFO manzaraları

Sevgili Fırat linki atmış fırendfiğde, "Türkiye'nin UFO görüntüleri" olaraktan. Ve hemencik orada bile başlamışız "sahte bu, yalan bu, tabak çanak arkopol seti bu" diye konuşmaya. Bu bir suçlama değil, zira sadece orada değil tüm yayın organlarında, dost sohbetlerinde ve içki masalarında bir standarttır bu. Türkiye'nin ufo'su olmaz, olsa olsa "uf"u olur...

İlk Van Gölü Canavarı çıktığında da böyle öldürdük hikayeyi...Şimdi de bu ufo meselesini harcıyoruz. Uzaylılarla muhabbetimiz "taş atma" evresini geçemiyor. O kadar kendimizden memnuniyetsiz bir ulusuz ki, en iyi yaptığımız şey kötülemek. Yahu arkadaşlar, bırakınız ufo olsun, bırakınız canavar olsun...Bakınız Amerika, Amerikan sineması, koskoca bir endüstri bu "hikayelerle" yıllardır para basıyor. Bakınız İskoçya'da yıllardır insanlar bir gölün kenarında gölün levhası ile(!) fotoğraf çektiriyor.
Turizm geliri, tanıtım geliri, meraklısı, araştırmacısı, filmcisi kılı yünü...
Biz?...Biz hemen kötüleyelim, üstünü ört bas edelim.

"51.bölge", "Siyah giyen adamlar", "E.T.", parlak ışıklar, sudan çıkan uzun bir boyun, karlarda kocaman bir ayak izi, kısa boylu koca kafalı siyah gözle insanımsı canlılar...Hepimiz biliyoruz bunları maşallah, ama biz dünya basınına "Uzaylıya taş atan köylü" olarak yansıyoruz.
Sormak istiyorum "Peri bacaları" gibi bir yapı, travertenler, gene Kapadokya'daki yer altı şehirleri, Nemrut...BUnlar Amerika'da falan olsa ne olurdu acaba...

UFO müzemiz var, gittim gördüm, komik gibi ama cidden emek harcanmış. Komikliği de imkansızlıklardan...Yeri mi nerede?...İstiklal caddesinde bir sokakta bir binanın 1. katı mı ne...
Süper değil mi?

Biz hala boğaz köprüsünden atıyla atlayan Fatih, gökte dönen semazen ile tanıtım yapmaya çalışalım, dünya'nın en önemli pazarlamacılarından birisi Türkiye ziyaretinde "Türk avatarım" diye fesli fotoğraf çektirsin.

Yapmayın rica edeceğim.
Biraz kendinizle barışın.
Biraz birbirimizle barışalım.
Kötüleyeceğimize, verelim odunu böyle "Hikayeler"e.

Bir nebze de olsa, büyük resmi görelim.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Son paragrafta özellikle yapmış olduğunuz yorumla okadar önemli bir okadar can alıcı bir noktaya basıyorsunuzki ama anlayana! Bakınız En son düzenlenen 2008 A Type I Petersburg Typography konferansına bile ülkemizden katılan arkadaşı elbette cesaretinden dolayı kutlarım ancak seçmis oldugu konu kaligrafi ve osmanlı donemi yazıları neden? Cunku avrupali bizi boyle gormek istiyor, Avrupali bize sen cagdas degilsin sen busun diyor, cagdas tasarimlarla karsisina ciktigimizda beni taklit etme diyor, ama hic kusura bakmasınlar biz cagdasligi hocamizdan Mustafa Kemal Ataturkten ogrendik, onlardan değil, İstanbul sokaklarının en berbat yerlerinde fotoraf cekip duruyoruz hakkatende yeter artık!

Arslan bala dedi ki...

Bırakalım uzaylılarla başkaları ilgilensin. Biz önce kendi insanlarımızla ilgilenelim. Evet insanın doğasında merak vardır. Kendisinden farklı olan her şeyi merak eder. Ama daha kendimizi ne kadar tanıyoruz? Hem uzaylıları keşfettik tanıdık diyelim. Elimize ne geçecek? Sinema endüstrisine gelince bizim artık gerçekçi filmlere ihtiyacımız var aynı zamanda duygusal filmlere de. Gerçekçi filmlere ihtiyacımız var çünkü toplumun yarısı sadece duygularıyla yaşıyor, duygusal filmlere ihtiyacımız var çünkü toplumun diğer yarısının vicdanı ölmüş...