Cuma, Ocak 23, 2009

OlcaytoCengiz.com yayında! / is on-air!


iyi fikir! artık yeni yuvasında...Cümleten hayırlı olsun. :)

good idea! is in his new nest...Good to go! :)

olcaytocengiz.com

Salı, Ocak 20, 2009

Cuma, Aralık 19, 2008

Play with your A$$.

New campaign for Rayman Raving Rabbibs TV Party. A Wii game about awkwardly cute buck-toothed bunny drones called rabbids and their quest for world domination. The goal is for Rayman to defeat rabbids by performing tasks to entertain them. A sick social joke? perhaps.

The new campaign is anything but conventional: It features people trying––unsuccessfully––to play popular games like charades and chess with their butts. Who did they choose to make the idea come to life? Brian Belefant.

Belefant has a theater of the mind style of story-telling encompassing wit with dark comedy. So of course, he is drawn to this type of unconventional subject matter. Belefant is best known for ‘Burning Passion’ a multiple award-winning film he directed about a guy who ejaculates fire, which will be be rereleased on the Day of Love in 2009.

The campaign commercials gained a collective of over 6.8 million hits on Youtube. The style of the spots is meant to look amateur and create the impression that the camera just happened to be in exactly the right place at the exactly right moment. The spots had an impact of a successful viral campaign.

5 spots were shot for this campaign here are sample of 3.

Client: UBISOFT

Title: Karaoke
Director: Brian Belefant
Contact: Cosondra Sjostorm
http://www.youtube.com/watch?v=n32-U9UW9Dc

Client: UBISOFT
Title: Telephone
Director: Brian Belefant
Contact: Cosondra Sjostorm
http://www.youtube.com/watch?v=CjM_YogmneM

Client: UBISOFT
Title: Charades
Director: Brian Belefant
Contact: Cosondra Sjostorm

http://www.youtube.com/watch?v=pBHGIGJnkaQ

Thank you Cosondra.

Pazartesi, Kasım 17, 2008

TWTS!


iyi fikir! in süresiz olarak kapatılmasını takiben, iş bu yazarın yeni mekanı TWTS olmuştur. Tamamen ingilizce, tamamen dijital pazarlama ve tamamen içerik üstüne olacaktır. Bilginize efenim.

For those of you, my non-turkish followers, the post below says that good idea! is closed. I don't know how long it will stay but i just stopped posting stuff in here 'cause of my anger to Turkish ad people and censors. So, from now on i'll be in my new address, TWTS, where you can find more of digital media, articles and stuff all in english. Only in english. So, see you there.

Pazartesi, Kasım 03, 2008

Yolun sonu

Nasıl başlanır böyle bir yazıya bilemiyorum...
Her şey internet özürlüsü şahsımın "Hem evden hem işten ulaşabileceğim, böyle hoşuma giden şeylerin, yazıların linklerin bir arada durduğu bir yer olsa ya" diye hayıflanmasıyla başladı.
Sonra, kendi gördüklerimi, okuduklarımı Türkçe'ye çevirmeye başladım. Bunun sebebi de tüm zamanların en sevdiğim reklam yazarı ErçinBey sebebiyle idi. Daha doğrusu o tetikledi. Zira ben sanıyordum ki bu sektörde herkes ingilizce biliyordur, ancak gördüm ki kazın ayağı hiç de öyle değil. Ben de, değil ailesinde, sülalesinde reklamcı olmayan, dişiyle tırnağıyla çalışıp hiç yardım görmemiş biri olarak istedim ki yardımcı olayım. Benim hobi alanım zamanla bir nevi çeviri alanı oldu.
İşin tuhaf tarafı ise, bu süre içinde yurt dışından da ciddi okur gelmeye başaması idi.
Bu sebeple site 2 dilde ilerlemeye başladı, deli gibi altını üstüne getiriyor internetin, işe yarar olduğuna inandığım, daha doğrusu "iyi fikir!" olduğuna inandığım reklam bazlı haberleri, fikirleri buradan paylaşıyordum.

Ancak,

Bu 3 yılın sonuna geldiğimizde, yorum bırakma özürlü okurlarıma alışmıştım, gelen tepkilere de. Ama son olaylara alışamıyorum.

Reklam dünyasının, internet camiasının ne kadar riyakar, ne kadar iki yüzlü ve ne kadar "Bana dokunmyan yılanla tavla biel atarım" zihniyetinde olduğu artık gözüme girdi. Sansürler, görmezden gelmeler, isim yapmak adına ortalara düşmeler, ismi ortalara düşmesin diye kuytuya girmeler...

Ne yazık ki geçindirmem gereken bir ailem var, yani işi bırakacak kadar cesur davranamıyorum.

Ama bu, bir şeyler yapmayacağım anlamına gelmez.

İyi fikir! süresiz olarak kapanıyor efendim. Bir süre bu yazı asılı duracak, sonrasında okuyuculara kapanacak. Gerçekten okumak, paylaşmak isteyenlere açık hale gelecek. O da paşa gönlüm isterse.

Sadece yazık demek istiyorum, bu kadar tepkisiz, bu kadar riyakar ve bu kadar tırsak olmak hakikaten mide ister...

Selametle,

OC.

Internet kullanım dersi/Internet 101

Biz hala can siperane gördüğümüz her siteyi kapata duralım, bir ülkenin en önemli seçiminde internetin nasıl kullanılabileceğini Obama öncülüğündeki Amerika medyası adeta bir ders verir gibi gösteriyor. Budweiser ekibinin, "Değişim" işinden sonra şimdi de huzurlarımızda olaya sarkastik bir yaklaşım ile "Oy kullanma" diyen tanıdık simalar çıkıyor.
Her an kapanabilir, hemen izleyin derim ben...

A great new viral for the USA elections.






Perşembe, Ekim 30, 2008

Les Grossman final dansı/Les Grossman's final dance

Eğer izlediyseniz, muhtemelen doyamamışsınızdır, aşağıdaki videoyu tıklayaraktan Tropik Fırtına (Tropic Thunder) filminin finalindeki efsane olmaya aday "Les Grossman" dansını tekrar tekrar izleyebilirsiniz.

Yok eğer filmi izlemediyseniz, sakın tıklamayın, önce filmi seyredin derim ben.

Sanıyorum Holywood yeni bir komedyen kazandı.

If you had already seen it, I'm sure you couldnt't get enofh of it, so here below is the final scene of Tropic Thunder, dance sequence by "Les Grossman".

If you haven't seen the movie, please don't click, watch the movie first.

I believe, Holywood has a new comedy star now.

Lucy And Bart





Dutch Design Week 16-26 Ekim arasında gerçekleşti. Tam olarak takip edemesem bile en azıdan birini iyifikire sermek isterim. Lucy McRae(Philips Tasarım Danışmanı ve Ar-Ge takımında yer alıyor) ve Bart Hess(Design Academy Eindhoven, Man and Identity department'dan mezun bir sanatçı) işbirliği ile nefis çalışmalar yapmışlar. Kendileri bu işbirliğini modanın, mimarinin, gücün ve bedenin içgüdüsel azameti olarak adlandırıyorlar ve kalıtımsal manipülasyonun ve güzellik ifadesinin cazibesini paylaşıyorlar.

LucyandBart web sitesi
Lucyandbart blog
Lucyandbart Basın Bülteni
Bart Hess'in We make money not art ile olan son röportajı
Dutch Design Week gün gün gerçekleştirilen aktiviteler blog OK
..........
LucyandBart is a collaboration between Lucy McRae and Bart Hess described as an instinctual stalking of fashion, architecture, performance and the body. They share a fascination with genetic manipulation and beauty expression. Unconsciously their work touches upon these themes, however it is not their intention to communicate this. They work in a primitive and limitless way creating future human shapes, blindly discovering low – tech prosthetic ways for human enhancement.

LucyandBart worked at MUXX for a week during the dutch design week, great work and a very nice project called Lucy, Bart and You, where everybody got low-tech plastic surgery.

Perşembe, Ekim 23, 2008

Li INC



Li INC New York'da bulunan ve asıl alanı sanat ve moda olan bir tasarım stüdyosu. Hem işlerinin kalitesi ve güzelliği hem de sitenin kullanım kolaylığı (mouseu hareket bile ettirmenize gerek kalmadan sadece tıklayarak bütün işlere bakabiliyorsunuz), sadeliği ve arınmışlığı ile açıkçası cezbedici.

Öyle bir anlattınki bakasım geldi.

Amerika bir yana Litvanya ve Slovakya da bile çok iyi "tasarım stüdyoları" mevcut, gönül isterki bu kalite güzide memleketimizde de oluşsun.

Pieke Bergmans



Hollandalı tasarımcı Pieke Bergmans'ın ampül tasarımları.

Çarşamba, Ekim 22, 2008

Star Wars ABC

ABC

via Karım

Meric Kara


Meriç Kara. Bir adaşı sayesinde kendisinden haberdar oldum, haberdar olduğuma da acayip mutlu oldum. Gerçekten ciddi bir yetenek, nefis çalışmalar...Böyle insanlardan memlekette daha fazla çıksın bir zahmet...İyi fikir!

Meric Kara...Great works, huge creativity...Good idea!

Yurdumdan UFO manzaraları

Sevgili Fırat linki atmış fırendfiğde, "Türkiye'nin UFO görüntüleri" olaraktan. Ve hemencik orada bile başlamışız "sahte bu, yalan bu, tabak çanak arkopol seti bu" diye konuşmaya. Bu bir suçlama değil, zira sadece orada değil tüm yayın organlarında, dost sohbetlerinde ve içki masalarında bir standarttır bu. Türkiye'nin ufo'su olmaz, olsa olsa "uf"u olur...

İlk Van Gölü Canavarı çıktığında da böyle öldürdük hikayeyi...Şimdi de bu ufo meselesini harcıyoruz. Uzaylılarla muhabbetimiz "taş atma" evresini geçemiyor. O kadar kendimizden memnuniyetsiz bir ulusuz ki, en iyi yaptığımız şey kötülemek. Yahu arkadaşlar, bırakınız ufo olsun, bırakınız canavar olsun...Bakınız Amerika, Amerikan sineması, koskoca bir endüstri bu "hikayelerle" yıllardır para basıyor. Bakınız İskoçya'da yıllardır insanlar bir gölün kenarında gölün levhası ile(!) fotoğraf çektiriyor.
Turizm geliri, tanıtım geliri, meraklısı, araştırmacısı, filmcisi kılı yünü...
Biz?...Biz hemen kötüleyelim, üstünü ört bas edelim.

"51.bölge", "Siyah giyen adamlar", "E.T.", parlak ışıklar, sudan çıkan uzun bir boyun, karlarda kocaman bir ayak izi, kısa boylu koca kafalı siyah gözle insanımsı canlılar...Hepimiz biliyoruz bunları maşallah, ama biz dünya basınına "Uzaylıya taş atan köylü" olarak yansıyoruz.
Sormak istiyorum "Peri bacaları" gibi bir yapı, travertenler, gene Kapadokya'daki yer altı şehirleri, Nemrut...BUnlar Amerika'da falan olsa ne olurdu acaba...

UFO müzemiz var, gittim gördüm, komik gibi ama cidden emek harcanmış. Komikliği de imkansızlıklardan...Yeri mi nerede?...İstiklal caddesinde bir sokakta bir binanın 1. katı mı ne...
Süper değil mi?

Biz hala boğaz köprüsünden atıyla atlayan Fatih, gökte dönen semazen ile tanıtım yapmaya çalışalım, dünya'nın en önemli pazarlamacılarından birisi Türkiye ziyaretinde "Türk avatarım" diye fesli fotoğraf çektirsin.

Yapmayın rica edeceğim.
Biraz kendinizle barışın.
Biraz birbirimizle barışalım.
Kötüleyeceğimize, verelim odunu böyle "Hikayeler"e.

Bir nebze de olsa, büyük resmi görelim.

Salı, Ekim 21, 2008

Bosch Ütü - Masal





Agency: Altinci Duyu
Prod.Co.: Kala Film

DASK - Sallanmayın

Gram İstanbul'dan DASK (Zorunlu deprem sigortası) için yapılmış tertemiz üç film. Set gerçekten çok çok çok başarılı...Fikir de mis, bu durumda, elinize sağlık. İyi fikir!

From Gram Istanbul, 3 very clean ads produced for DASK (Earthquake insurance). The sets are really well done so the idea....Good idea!

Mutfak/Kitchen:





Salon/Main Room





Yatak odası/Bedroom:




Sallanmayın, Gram İstanbul
Reklamveren/Customer: DASK
Reklamveren Temsilcisi/Customer Repr. : Serpil Öztürk Yakut, Müge Başgu, Özlem Akkayalı
YY/CD: Nurcan Yıldız
Yaratıcı Grup/Creative Team: Tarık Akın, Erçin Sadıkoğlu, Feyza Küçükaltıntaş, Barış Alkan, Çiğdem Kurt, Gökhan Ünver, Recep Eliçevik
Stratejik Planlama/Strategy Planning: Xavier Schoonjans
Müşteri İlişkileri/Customer Relations: Beyza Ciğer, Verda Kuseyiroğlu
Ajans Prodüktörü/Agency Producer: Selim İpek
Yapım Şirketi/Production CO.: Kala Film
Yönetmen/Director: Fatih Kızılgök

Pazartesi, Ekim 20, 2008

Âdem-i Örümcekvârî


Ebekulak Bey'den...

Sivil havacılık Atlas Jet, THY ve ötesi...

Efenim merhabalar...Bir süredir süre gelen sessizliği ufaktan kırma faliyetlerim başlıyor.
Gittim, balayımı yaptım, evli bir adam olarak geldim, evdeki kablosuz internet sorun çıkartmayı bırakırsa hanımla beraber gayet internetli bir çift olacağız tekrardan.
Bu yazıya gelince, 10 gündür aklımda sıkı sıkı sakladığım bir konuyu kusmak istedim buradan arkadaşlar. Magazinler sayesinde pek çoğumuz geçtiğimiz hafta sivil havacılık üzerine bir ders aldı, malumunuz tuhaf tartışmalar diyarı memleketimde gene anlamsız bir diyalog yaşandı ve çok acayip bir şekilde, durduk yere "sivil havacılık" terimi ortaya atıldı. Ben de hazır millet bu kadar duyarlı iken sivil havacılığa, konuya bambaşka bir yerden değineyim istedim.
Efenim biz 12 Ekim tarihinde bizi buradan alıp güneye uçuracak sayın atlas jet'in 16:40 uçuşuna biletli olmanın kıvancıyla yola çıktık. Havaalanı sapağına geldiğimizde ise daha önce şahit olmadığım bir araç trafiği ile burun burua geldik. Neymiş efenim, Autoshow varmış, bir de üstüne Mamma Mia! gösterisi varmış, biraz kalabalıkmış. (Autoshow ile ilgili de bir ara başka bir haber yazacam buraya) Biz trafikte geçen 1,5 saatin sonunda yetiememe ihtimalimiz olduğunu anladık ve sayın atlas jet'e bir telefon açtım. Şimdi uzun uzun yazmayacam, özet olarak diyaloğu yazayım ki tekrar sinir basmasın beni:
- Merhaba bizim biletimiz var, ama burada yollar böyle böyle, geliyoruz ama, uçağı bekletebilir miyiz, bakın balayına çıkıyoruz da?
- Mümkün değil beyefendi sistem izin vermez.
- Tamam o zaman ben gelmeye çalışayım ama yarım saat önceden kapamasanız, biletim falan var inip koşalım
- Zaten 40 dakika kalmış, mümkün değil efendim sistem izin vermez
- Tamam bir sonraki uçak kaçta? Ve iki kişilik yer var mı?
- 19:00'da, yer var.
- Tamam rezerve yapabilir miyiz alandan alayım?
- Mümkün değil beyefendi sistem izin vermez, aynı gün rez yapamıyoruz almanız lazım
- Hay sizin...Tamam alayım buradan
- Mümkün değil beyefendi sistem şu anda satış yapamıyor
- Sizin sisteminizin içine sıçayım ben! (Çat!)
...
Bir sinirle cepten internete girilir, diğer uçaklara bakılır, THY'de bulunduğu görülür biletin. THY aranır, bilet alınması için işlem yapılırken;
- hat kesilir
- tekrar aranır, kredi kartından para çekilirken hat kesilir
- tekrar aranır işlem baştan yapılır, ama kart limit yetersiz der
- allah allah denerek banka aranır, banka der ki THY para çekmek istemiş, açık provizyonda duruyor, banka onay vermiş
- THY geri aranır, denir ki kardeşim böyle böyle, denir ki aaa pardon, ama bugün pazar, muhasebe çalışmıyor, yarın yada en geç 2 iş günü içerisinde paranız hesabınıza yatar
- Tamam rez. yapırayım denir, aynı hikaye, rez. yapmazlar, telefonda bağırılıp çağırılır, bağırmanız sebebiyle rez yapılır.
- Gidip alanda bilet alınır, ve geçen Pazar yapılan bu işlemin, kredi kartına bekleyen tutarı, bu Cuma, THY çağrı merkezini 5. arayışta, bağırıp çağırıp oradaki Yasemin isimli bir bayana kabus olmamla hesabıma geri ödenir...

12 Ekim Pazar günü alanda kopan kavganın haddi hesabı yoktu, dakikalarla, saniyelerle uçağı kaçıranlar. Kendi insanı için beklemeyen ama devlet büyüğü ya da meşhuru için tekerleğini kıpırdatmayan şirketlerdi bunlar.

THY ve Atlas burada konu olan 2 tanesi, sanılmasın ki diğerleri muhteşem...

Onur air ile rahat yolculuk etmek isterseniz, yani benim gibi uzun iseniz, ortadaki acil çıkış kısmında oturmak için bilet alırken ekstradan para vermeniz gerekiyor.(Miktarı hiç önemli değil, çok acayip bir durum) Ayrıca havada yiyip içtiğiniz her şeyi satın alıyorsunuz. İkram yok anlayacağınız.
Aynı satış durumu Pegasus'da da var, ikram yok, parana geçer sözün.

Yani,
THY'dan kredi kartı ile işlem yapmayın, yaparsanız boğas pastili alın.(Benim bağırmaktan sesim kısıldı)
Atlas Jet zamanında götürüyor, nefis servisi, cep uçağı kılıklı Bombardier'leri ve yeni hostes kıyafetleri gibi bir takım yenileşme, kalite kaygılarına karşın olay birebir servis kalitesine gelince gene sıçıyor. Kabahat onların değil aslında, "Sistem buna müsade etmiyor"
Onur Air'e karşı adı sebebiyle bir sempatim var ancak kendileri tercih edilmeyecek havayolu şirketi olabilmek adına elinden geleni yapıyor.
Pegasus ile çok işim olmuyor, hava atmaktan uçmaya fırsatları kalmıyor onu biliyorum sadece.

Yaşasın sivil havacılık değil mi...
İlla bağırıp çağırmak gerekiyor değil mi...
Saygı parayla alınıyor değil mi...

Ondan sonra sivil havacılığı tartışmak kimlere kalıyor diye şaşırıyoruz ha?

Hadi oradan canım...

Perşembe, Ekim 16, 2008

Thriller





Bir efsane, harika bir uygulama ve bir hint versiyonu.

Moonwalk'u denemeyen var mıdır?

Cumartesi, Ekim 11, 2008

Heaven...


Ben sana mecburum, bilemezsin...

Perşembe, Ekim 09, 2008

Trident Sinema


Nedense sinema iç uygulamalarına karşı bir sempatim daha çok zaafım var. İyi fikir.